Ana içeriğe atla

EFSANE KASIMA DİREN - TÜKETME YOKSA TÜKENİRİZ



Efsane kasım indirimleri devam ederken sizi alışverişten uzaklaştıracak bazı metodları paylaşacağız umarız yararlı olup bu salgın hastalık gibi yayılan tüketim çılgınlığından uzak kalabilirsiniz, kalabiliriz.

 Bugün de ele alacağımız konu parayı nasıl kontrol ederiz ve nasıl tasarruf sağlayabiliriz, söyleyeceğim bazı maddeleri uygulamak size yardımcı olacaktır.

  1. Bir şey almadan önce bunu gerçekten almalıyım bana faydası nedir diye bi süre düşünüp sonra almak. Mesela bazı telefon tutucuları var ki almasanız hayatınızda bir şey değişmez ama insan para verip alabiliyor.

  2. Gezmek için avmleri gitmemek

  3. Dışardan yemek söylememek bunun için zinciri kırma düzenlemek olabilir. Bazı uygulamalar yardımcı olabilir.

  4. İhtiyacınız olan kıyafeti almadan önce gardırobunuzu kontrol etmek

  5. Küçük harcamalar büyük giderlere sebep olabilir hemde zamanınızda, uygulamalar ve oyunlar gibi. 

  6. İndirimler ve kampanyalar sizi gaza getirmesin, bazen yazılan yüzde elli indirimli fiyat sadece oyun icabı oluyor, yani aslında 10 tl olan ürünü sadece yanına yüzde yirmi indirimli ikonu ekleyip yine 10 liraya satılabiliyor. 

Hatta geçen gittiğim kitapçıda ikinci kitap yüzde elli indirim kampanyası vardı. Alacak olduğum iki kitap da internetteki normal fiyatları oradaki indirimleri fiyatlara eşitti. 

  1. Harcamalarınızı not etmek, bazı uygulamaları  yada not defteri kullanabilirsiniz

  2. Ürün açgözlülüğü bırakmak. Kitaplıklarımız belkide aylarca sonra olsa bile bitmeyecek kitaplarla dolu, ayakkabılığımız, gardrobumuz kullanmadığımız eşyalarla dolu. Ayrıca gereksiz süs eşyaları veya kişisel bakım eşyalarını unutmayalım.

  3. Aynı şekilde teknolojik aletlerde garanti süresi dolmadan bir arıza geldiğin garantiye yollamaya üşeniyoruz.

  4. Verilen nimetlere şükretmek, daha fazla harcamanızın gerekmediğini hissettirir.


Bu arada videomuzu beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayalım.


Tasarrufla ilgili size çok güzel bi hikaye anlatacağım; Osmanlı döneminde, Keçecizade Hayreddin Efendi adında orta halli bir esnaf, padişahların yaptırdığı Selatin camilerini görüp imrenerek, kendisi de bir cami yaptırmayı diler. Cami yaptırma fikri aklına girdikten sonra hayattaki en büyük amacı, tutkusu bu olur.

Ama ne hali ne de maddi durumu bu amaca müsaittir. Çevresindekiler gel vazgeç bu sevdadan dese de o yolundan dönmez. Çözümü nefsinin arzularını dizginleyerek para biriktirmekte bulur. Ne zaman ki canı bir şey isterse: ‘Sanki yedim!’ der ve parasını bir kenara koyar.Bu yolla 20 yıl boyunca biriktirdiği paralarla küçük bir cami yaptıracak miktara ulaşır ve Fatih'teki Zeyrek semtinde kendisine gösterilen yerde hayallerindeki camiyi yaptırarak amacına ulaşır.Keçecizade Hayreddin Efendi'yi tanıyan tanımayan herkes hikayeden oldukça etkilenir ve ünü kulaktan kulağa yayılan cami halk arasında ‘Sanki Yedim Camii’ olarak anılır.


Lezâiz(yani lezzetler) çağırdıkça "Sanki yedim" demeli. "Sanki yedim" düstur eden, bir mescidi yemedi.*


Geçen gün aklıma gelen bir soruya cevap veremediğimde bu videoyu hazırlama kararı aldım zira diğer gün okuduğum bir söz beni derinden etkilemişti: Aişe annemizin söylediği; “Allah Resulü bir sofrada üç kap yemeği bir arada görmedi.” sözü gerçekten kendi hayatımı gözden geçirmeme vesile oldu. Aklıma gittiğim serpme kahvaltı yada benzeri yemekler geldi ve kendimden çekindim. Düşünsenize ömründe 3 kap yemek görmeyen Peygamber aleyhisselamın serpme kahvaltılara giden ümmeti nasıl oluruz diye düşünmeye başladım. Ve kendi çevremde gördüğüm şeyleri yazdım. 

  1. Maalesef toplumumuzun helalse yerim anlayışıyla her türlü dünya nimetini tatmak istiyor oysa “Her istediğini yemen israftandır.”(İbn Mace, Et’ime, 51) diyen bir dinde bunu yapması ne kadar doğru olur?

  2. Moda akımına tutularak, bir erkeğin ultra skinny fit giymesi yada bir bayanın tesettürde dikkat çekmenin tam tersi olarak dikkat çekme, göze hoş görünme, yada en azından görünen kısımların güzelleştirme maksadına girmesi ne kadar doğru olur? Acaba İslamiyet sadece kimlik olarak bize etkisinden başka etkisi olmadığını göstermez mi? Bugün diyanet çalışanları arasında yapılan bir çalışmada diyanet personeli krediye ihtiyaç duyduğunda faizsiz kredi veren kurumları tercih eder hipotezi doğrulanamamıştır. Diyanet personelinin dörtte biri, faizli ticari bankalar tarafından verilen kredileri kullanmaktadırlar. Bu oran çok daha düşük beklenmesine rağmen beklenenden yüksek çıkmıştır. 

Durum böyle görünsede her gün artan bilinçli kesim ve sünneti seniyyenin minimalizm adı altında farklı kimlikle ilerlemesi, krize dayalı krizlerin bitmek bilmemesine karşılık müslüman olmayanların dahi faizsiz ekonomik araçları seçmeleri İslamiyetin ilerlediğini gösteriyor. Ama benim senin payın nerede orası tartışılır. 

  1. Basit şeyler için yüzlerce tl harcanması. Ve bunun karşılığı olan parayı kazanmak uğruna yapması gereken ibadetlerinden ve görevlerinde uzaklaşılması. 

  2. En kötüsü de müslüman kimliğini bilmeyerek de olsa kazanç yolu olarak görülmesi ve uygulanması. 


SON olarak; 


Evet, iktisat etmeyen, zillete ve mânen dilenciliğe ve sefalete düşmeye namzettir(adaydır). Bu zamanda isrâfâta medar olacak para çok pahalıdır. Mukabilinde(karşılığında) bazan haysiyet, namus rüşvet alınıyor. Bazan mukaddesât-ı diniye mukabil alınıyor, sonra menhus bir para veriliyor. Demek, mânevî yüz lira zararla maddî yüz paralık bir mal alınır.*


*Risale-i Nur Külliyatından kesitler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahlâk-i Adudiyye Şerhi - Taşköprülüzade Ahmed Efendi - Kitap Haritası

 

Ruh Halleri

 

Tanrı Var Mı - W. David Back / Kitap Haritası