" Görünür kılmak(olmak), görüntüler bırakmak adeta varlığımdan bir iz bırakmak gibi geliyordu artık. Eğer görüntüleri tutamazsam kendimi de tutamayacağıma dair bilinçaltımda gizlenen ve irademi kontrol eden ve bana ettirmeyen bir güdüydü bu." Her şeyi onun için yapıyorduk. Arkamızda veya yanımızda bir iz bırakmak... Fotoğraflar çekinip, paylaşmak veya bastırmak. Hatta iş o hale gelmişti ki artık kendimiz için değil başkaları bizi görsün ve var kılsın diye görmeye gidiyor ve göstermek adına binlerce lira harcayıp kişliğimizden ödün verip yapmayacağımız şaklabanlık ve maskaralık kalmıyordu. Binlerce yıllar öncesinin soyut bir dışavurumu olarak tezahür eden bu hareketlerin en çok gerçekleştiği zamanları yaşıyoruz. Belki de ilk insanlarda var olan en ilkel kaygımızı yaşıyoruzdur. Onların mağaralara çizdikleri veya ortalık yere yonttukları şeylerle bugün galerimizi dolduran fotoğrafları kaydettme çabası birbirinden ne kadar farklı o...
İnstagramı detoksunun bana hissettirdikleri; -Bir şeyler almak zorunda hissetmiyorum ve bir şeylere ihtiyacım varmış gibi hissetmenin getirdiği eksilik duygusunun verdiği özgüvensizliği yaşamıyorum. -Durmada bir şeylerden geri kalmış gibi, yapamıyorumuş gibi olmayacakmış gibi hissetmiyorum. -Dünyayı ve bulunduğum konumdaki her yeri gezip bilmem gerektiğini düşünmüyorum. -Bana dayatılan şeylerin gösterilen şeylerden ibaret olduğunun farkına varıp kendi kişisel düşüncelerime daha çok yoğunlaşıyorum. -Kendimi belirli kimliklerle savunmak zorunda veya göstermek zorunda hissetmiyorum. -Herkesin sevdiği veya herkesin olmaya çalışıp görünmesi gerektiği gibi kendimi göstermeye çalışmıyorum. -Aklıma ve zihnime daha fazla özgün fikir geldiğini ve farklı düşüncelere dalma yollarının açıldığını hissediyorum. -Eskisi gibi bu komunikasyon çağının yoğunlaşmadığı çağlarda iletişimi tuşlara basarak sağladığımız zamanlarda veya daha kendimizi bu komunikasyon panayırına kaptırmadan önceki gibi kendimi il...