Ana içeriğe atla

Çarşaf vs Mini Etek

Hayatı boyunca cinsel ilişkiye girmemiş bir erkeğin, çarşaflı birine bakmasıyla; hayatı boyunca cinsel ilişkiye girmiş ama mini etekli birine bakmaması aynı şeydir. İki kişinin arasında zihniyet farkı da yoktur. Burayı biraz açmamız gerekiyor sayın şansölye zira memleket fikir fıtığı yaşamaya görmesin etiketi bastı mı kimse kurtaramaz valla.

Ne dedik? Zihniyet olarak iki tarafta maddi tatminkarlık peşindeyse aralarında bir fark yoktur diyoruz aslında. Birisi cinsel arzusunu tatmin etmiş ve onun gerekliliği olan şehvani hissiyatsızlık yaşıyorken, biri de o tatminliği elde etmek yerine bastırmış ve tatmin olmadığından her şeye o gözle bakar olmuş. Sonuç olarak; her iki birey de aynı aslında. İkisi de cinsel tatminlik peşinde ilerliyor. Şöyle olsaydı; cinsel ilişkiye girme fırsatı varken bunu erteleyip şahsi veya toplumsal erdem peşinde koşsaydı, bu kişi diğerinden farklı diyebilirdik. İşin garip tarafı bu kişinin diğerini eleştirmesi veya ayıplaması ama istek ve arzu bakımından aynısı. Buna şöyle de örnek verebiliriz; Irkçı biri Kuzey Kore'de doğsa, doğduğu yerin ırkçılığını yapacak, Güney Kore'de doğsa yine doğduğu yerin ırkçılığını yapacak. Aynı kişi farklı yerlerde doğdu diye birbirine düşman oluyor farkında değil. Oysa düşman olduğu kendi.

Bu gerek cinsel gerek ırksal sorunlar olabilirken diğer sorunlarda da görülmekte. Malasef bizler karar alıcılarımızın yüzde yüz özgür çalıştığını varsayarak hataya düşmekteyiz. Bu yüzden kendimizin ve başkalarının kararlarını değerlendirdiğimiz zaman "çevresel etki" faktörünü de değerlendirerek yargılamalıyız. Zira insan beyni kolaycılığı sever. Önyargı da insan fikri için kolaycılığın vücut bulmuş halidir. Kısayol olarak bu tarz sıkıntılarda aslında insan kendinin ne olduğunu ve neler yapması gerektiği hakkında fikirsel bir düşünce yolculuğuna çıkmalı. Böylelikle hem kendini tanımış hemde çevresini tanımış olacaktır. Ayrıca hangi kararı verirsem daha "doğru şey" olur diye erken bir karar mekanizması yerleştirebilir. 

Zira benim hayatımda bir bölüme kadar olayları kendi arzularım ve egomla değerlendirip hüzün ve melankoli kaplarken bir süre sonra yani kendimi ve Allah'ı keşfetmemle. Özelinde 'İslamı' anlatılan değilde kendi gözlerimle keşfetmemle. Olayları değerlendirişim ters bir şekilde değişti. Hayatı daha iyi, umutlu ve mutlu görmeye başladım. Bence hayat da böyle olunca gerçekten yaşadığı farkediyor insan yoksa nefsin arzuları ve egosunun tatmininden ibaret bir hayatımız oluyor.

Çarşafı kalbinize eteğide beyninize takmaya çalışmayın. Kimin ne yapması gerektiğini onu en iyi tanıyan bilip, söyleyecektir. Yeter ki biz O'nu dinleyelim.

Son olarak kanalıma abon... A durun bir dakka burası blogdu demi? Ne denir burası için, bilmiyorum ama yeni yazılar balda, kaymak tadında olmak koşuluyla yakında..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahlâk-i Adudiyye Şerhi - Taşköprülüzade Ahmed Efendi - Kitap Haritası

 

Kesinlikle Üzerine - Kitap Tahlili

 

Tanrı Var Mı - W. David Back / Kitap Haritası