Ana içeriğe atla

Ahzap Suresi İnsanı Ateist Yapar Mı?




Birçok inkârcı sayfanın iddiası “Ahzab Sûresini okudum, dinden çıktım!” şeklindedir. Allah ilgili sûrede Hz. Peygamber’in nikah kıyabileceği ve kıyamayacağı kesimden ve Zeyd olayından bahsetmiş, Hz.Peygamberin evine geç gidilmemesi gerektiğinin üzerinde durmuş ve peygamber hanımlarının daha sonra tekrar evlenememesi gibi meselelerden bahsetmiştir.

Zeyd Olayı
"Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın Zeynep'i tezevvücünü, eski zaman münafıkları gibi yeni zamanın ehl-i dalâleti dahi medar-ı tenkit buluyorlar; nefsanî, şehevânî telâkki ediyorlar" diyorsunuz.
Peki Peygamberimiz şehvet düşkünü bir insan mıydı ki bu zamanda inançsız kimseler öyle diyor.
Yüz bin defa hâşâ ve kellâ! O dâmen-i muallâya(yüksek namus sahibi) şöyle pest(alçak) şübehâtın eli yetişmez. Evet, on beş yaşından kırk yaşına kadar, hararet-i gariziyenin(duyguların kuvvetli olması hali) galeyanı hengâmında ve hevesât-ı nefsaniyenin iltihabı zamanında, dost ve düşmanın ittifakıyla kemâl-i iffet ve tamam-ı ismetle Haticetü'l-Kübrâ (r.a.) gibi ihtiyarca birtek kadınla iktifa ve kanaat eden bir zâtın, kırktan sonra, yani hararet-i gariziye tevakkufu(duraklama) hengâmında ve hevesât-ı nefsâniyenin sükûneti zamanında kesret-i izdivaç ve tezevvücâtı, bizzarure ve bilbedâhe, nefsanî olmadığını ve başka ehemmiyetli hikmetlere müstenit olduğunu, zerre kadar insafı olana ispat eder bir hüccettir.

 Biraz önce de bahsettiğimiz gibi hırsızlığa en yakın olunan zamandır. Eğer cebinizde beş kuruş para yok ve kendinizi delicesine aç hissediyorsanız. Köşedeki fırından ekmek çalmak size çok cazip gelebilir. Ve bu fiili buna rağmen gerçekleştirmiyorsanız sizin ne kadar dürüst bir insan olduğunuzun delilidir. Aynı şekilde düşünürsek; şehvani hislerin en çok olduğu zaman yani 20 ile 40 yaş arası. Bir çok eşle evlenme ihtimali varken tek eşle yetinip sonrasında, özellikle peygamberlikten sonra, evlilikler yapması şehvani olmadığını göstermez mi? Zaten dost ve düşmanın ortak kanaatiyle iyi huylarının olduğu söylenen bir insan nasıl olur da böyle kötü bir huy sahibi olacak? Böyle bir insan ya diyeceğiz ki çok iyi bir insan, iffet sahibi, kimseyi zorla bir şeye itmez ya da diyeceğiz ki kötü bir insan, haşa kendisiyle zevk uğruna insanları kendine nikahlar. DÜŞÜNÜRSEK. İşte bu ikinci seçeneğe şeytan dahi kabul edemez. 

Peygamberin s.a.v. şehvet düşkünü olmadığını anlıyorsak gelelim şimdi ayetler üzerinde düşünmeye..

Evliliğin olmasındaki amaçları ve faydaları sıralarsak;

Olaya Gelen İtiraza Tarihsel Delil ve Ardından Oluşan Mantıksızlık

Ibn Abbas şöyle der: Rasulullah (s.a.v) Zeyneb bint Cahş'ı, azatlı kölesi Zeyd b. Harise için istedi. Fakat Zeyneb bunu kabul etmeyip onunla evlenmeye razı olmayınca şu âyet indi: "Allah ve Rasulü bir İşe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yok­tur..." Bunun üzerine Zeyneb emre uyup Zeyd ile evlendi. Bir rivayete göre, Zeyneb Kureyş soyundan olduğu için, kendisi de, kardeşi Abdullah da bu teklifi kabul etmedi. Fakat âyet inince kardeşi gelerek: "Ey Allah'ın Rasû-lü! Bana dilediğini emret" dedi. Rasulullah (s.a) da: "Zeyneb'i Zeyd ile ev­lendir" diye emretti. Abdullah buna razı olup, onu Zeyd ile evlendirdi.
Hz. Zeyd ve Zeynep'in evliliği; köle olmuş birinin statüsü de arttırma adına da bir hikmeti vardır.
Hz. Zeyneb, Peygamber'in (s.a.v.) halasının kızıydı. Ve onu çocukluğundan beri tanıyordu. Bu nedenle onu bir kez görüp aşık olması söz konusu olamaz. Bunun yanı sıra onun Zeyd'le evlenmesine, Zeyneb'in ailesinin karşı çıkmasına rağmen bizzat kendisi önayak olmuştu. Eğer Hz. Peygamber (s.a), Hz. Zeyneb'i (r.a) istemiş olsaydı, onu Zeyd'le (r.a) evlendirmez, kendisi onu nikahlayabilirdi.
İbn Abbas şöyle der: Rasullah (s.a) münafıkların, "Muhammed oğlunun hanımı ile evlendi" demelerinden çekindi, Zeyd onu boşayıp ilişiğini kesince, seni onunla evlendirdik, İşte bu âyet, Rasulullah (s.a.s.)'m gizlediği şeyin, iftiracıların iddia ettiği gibi, Zeyneb'e olan aşkı değil, Zeyd Zeyneb'i boşadıktan sonra, vahyin em­rini yerine getirmek için onunla evlenme isteği olduğunu gösteren açık ve kesin bir delildir.  Bundan son­ra Yüce Allah, bu evliliğin sebeb-i hikmetini açıklamak üzere şöyle buyur­du: "Evlatlıkların, kendileriyle ilişkilerini keserek boşamış oldukları kadınlarla evlenme hu­susunda Allah'ın koyduğu kanunlarda mü'minlere herhangi bir günah, zorluk ve vebal olmasın diye bunu emretti."

 Peygamber daha fazla eşle bile önemi yoktur
38. ayette; "Allah'ın, Rasûlü için, mubah kıldığı ve ona verdiği eşler hakkında, herhangi bir vebal, günah ve kınama yoktur." Dahhâk şöyle der: Yahudiler, çok evliliğinden dolayı Rasulullah (s.a.v.) kınamışlardı. Yüce Allah onlara cevap vermek üzere şöyle buyurdu. Bu, Allah'ın önceki bütün peygamberlere uygu­ladığı bir kanunudur. Şöyle ki, Allah, onlar için mubah kıldığı şeylerde, kendilerine rahat hareket etme ruhsatı vermiştir. Kurtubî şöyle der: Allah (c.c), Davud ve Süleyman (a.s) gibi, Önceki peygamberlere uyguladığı, çok kadınla evlenme ruhsatını Hz. Peygamber'e (s.a.v.) de verdi: Cariyelerin dışında Davud (a.s)'un yüz, Süleyman (a.s)'ın üçyüz karısı vardı. Allah'ın emri ezelde kesin olarak verilmiş bir hükümdür. Ne değişir, ne de bozulur. 
Burada peygamber efendimiz bin tane kişiyle evlense ne olacaktı? Biz zaten onun iyi bir insan ve peygamber olduğuna iman etmedik mi? Yine bu şehvani olduğunu göstermezdi. Peki diğer açıdan baktığımız kadınların razı olma açısından. Zaten kadınlar Peygamber efendimizle evlenmek istemektedirler, hatta Peygamber efendimiz maddi olarak zorlu bir hayat yaşadığı için bazı eşleri insanlara dağıttığı şeylerden kendilerine ayırmasını istemişler. Buna binaen ise peygamber efendimiz bunu yapamacağını ve isterlerse bu zorluğu çekmek yerine boşanabileceklerini ayetle bildirilmiştir.

İnanca Karşı Güvensizlik Oluşturma Olasılığı
Madem kendi yazıyor neden İslâm'a karşı bir propaganda fırsatı arayan münafıklar, müşrikler ve Yahudilere bu fırsat verilsin? Kendi yazsaydı hiç böyle düşünür müydü? Böyle bir olay, İslâm'a yönelen kişilerde güvensizlik yaratabilir, tarafsız kişilerin düşmana katılmasına ve Müslümanlardan zayıf imanlı olanların şüpheye düşmelerine neden olabilirdi.

Diğer Ayetler

53. "Ey iman edenler! Peygamberin evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin, fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğe hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın; bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez."
Hz. Peygamberin evine geç gidilmemesi uyarısı da,
Hz. Peygamber üzerinden tüm Müslümanlara anlatılan bir edep kuralıdır. Evrensel yönü bütün ümmeti kapsayan bir tavsiye olmasıdır. Nitekim Hz. Peygamber gün boyu İslâm daveti ile meşgul oluyor, geceleri de ibadet ediyordu. Bildiğimiz üzere Hz. Peygamber gece namazından da mes’uldü. Dolayısıyla onun ibadetini engelleyecek bir durumun Kur’an’da söz edilmesi gayet normal bir durumdur.

Ayette Evlenecek Kişilerin Söylenmesi
"50. Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."

1.Nokta
Hz. Peygamber (asm)'in evlenebileceği bazı kadınların -amca kızı, dayı kızı gibi- özellikleri sayılmıştır.
Ayette açıkça, Peygamberimize helal kılınmış kadınlardan söz edilmektedir ve İslam düşmanlarının tepkisi malumdur: Peygamber (haşa) bu kadınlarla evlenebilmek için bu ayeti yazdırmıştır.
Akla ziyan iddia sahipleri bu insanlara sormak gerekir, “Peki helal etti de sonra ne olmuş, evlenmiş mi onlarla?” CEVAP: HAYIR. İkinci olarak; bu ayet indikten sonra Peygamberimiz, ayette geçen hiçbir kadınla evlenmemiştir ve ayetin helal kılınma durumlarıyla amel etmemiştir.
2.Nokta
Ayrıca, o gün bütün dünyaca bir sistem olarak kabul edilen, İslam’dan çok öncesinden devam edip gelen (ve İslam’ın her fırsatta bunun kaldırılması için Müslümanlara telkinde bulunduğu, ancak evrensel bir mahiyet arz ettiği için o gün kaldıramadığı) bir teamül çerçevesinde savaş esirlerinden olan cariyelerle de evlenebileceği vurgulanmıştır.
Bırakın diğer kadınların köle gibi muamele görmesi, köle / cariye kadınlar dahi İslam nizamında ve Hz. Peygamber (asm)’in yuvasında birer hanımefendi statüsüne girmiş ve bütün müminlerin annesi sayılmıştır. Efendimizin İbrahim adındaki oğlu, Müslüman olan ve Peygamber Efendimiz (asm) tarafından azat edilen Hz. Mariye’dendir. Bundan daha büyük şeref mi vardır?
3.Nokta
Bu ayet açıkça “Peygamber hanımları müminlerin anneleridir” ayetinde kastedilen saygı ve adabın gereği ve sonucudur.  Bu ayet, aynı zamanda Allah’ın gaybi olan, geleceğe yönelik insanlar için rehber niteliğinde çok önemli bir ayettir ki, bir takım sapkın mezhepler, Peygamberimizin bazı eşlerine kafir demiş, ağır hakaretlerde bulunmuştur. Allah ise, Peygamber eşleri hakkında hükmünü Kuran’da ortaya koymuş ve ilgili mezheplerin konuyla ilgili söylemlerini boşa çıkarıcı bir ayet indirmiştir. Ayetin bir hikmeti de bu olsa gerektir.
4.Nokta
 Bu ayette ayrıca dini bir hüküm de verilmiştir. O hüküm ise tüm müminler içindir ki, bu ayetle amca, hala, dayı, teyze tarafından kuzenlerle evlenmenin haram olmadığı, caiz olduğu bildirilmiştir. (Bu ayetin bu konuda delil kabul edildiği İslami literatürde mevcuttur.)

Son Kısım
- 25 yaşına kadar bekar kalmış, daha sonra 54 yaşına kadar tek eşle yetinmiş, ondan sonra yaşça büyük, çok çocuklu ve dul kadınlarla evlenmiş, Peygamberliğinden dönmesi için “Mekke’nin en güzel kadınları kendisine teklif edildiğinde “Güneşi sağ elime Ay’ı sol elime verseniz yine davamdan dönmem” demiş bir Peygamberin şehveti için ayet yazdırdığını iddia etmek, kör ve adi bir iftira değil de nedir?
- Kuran’ı Peygamber kendi elleriyle yazmış olsaydı ne diye ömrünün sonuna kadar, insanların mışıl mışıl uyuduğu saatlerde kalkıp teheccüd namazını kılmayı kendisine farz kıldı! "Gecenin bir kısmında sadece sana mahsus, fazla (bir ibadet) olmak üzere namaz kıl”(İsra 17-79) Evet, teheccüd namazı sadece Peygamberimize mahsus olmak üzere farz kılınmıştı. Teheccüd namazı ise, en zor kılınan, en meşakkatli namazdır ve Peygamberimiz bu namazı ömrünün sonuna kadar en sıkıntılı hastalık hallerinde dahi terk etmemiştir. Sizce, Kuran’ı Peygamber kendi elleriyle yazacak olsaydı böyle bir ayeti Kuran’a niye koysun, ömür boyu rahatlığını bozmak uğruna! Kuran’daki tüm emirlerin Allah’tan geldiği gayet açık ve net değil midir!
 - Kaldı ki, Kuran’ın Allah katından indiğine dair sayısız delil varken, bu delilleri görmezden gelip sırf bu tür ayetlerden yola çıkıp bu kadar delili göz ardı etmek mi akıllıca bir fiildir, yoksa bu delillerden yola çıkarak bu ayetlerin bir açıklaması, nedeni ve hikmeti olduğunu kabul etmek mi daha akıllıca bir fiildir!
(Ateistlerin, Kur’an’da zahiren peygamberin şahsi hayatını düzene alan ayetler üzerinden Kur’an’ın hak olmadığını ispatlamaya çalışmaları hatalı bir metoddur. Bunun sebebi ise, Kur’an’da Hz Muhammed’i eleştiren ayetlerin de bulunmasıdır.
Bunlardan biri, Hz muhammed’in tebliğ esnasında sıralamada insanî olarak yanılması üzerine inmiştir:
“Surat astı ve döndü;
kör geldi diye.
ne bilirsin belki o arınacak?
yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.
kendisini zengin görüp tenezzül etmeyene gelince;
sen ona yöneliyorsun.
onun arınmamasından sana ne?
fakat koşarak sana gelen,
saygılı olarak gelmişken,
sen onunla ilgilenmiyorsun.” (Abese 1-6)

Peygamberin hatalı fidye alması üzerine:
“Yeryüzünde ağır basıp küfrün belini iyice kırıncaya kadar hiçbir peygambere esirler sahibi olmak yakışmaz. Siz, geçici dünya malını istiyorsunuz, Allah ise (sizin için) ahireti istiyor. Allah daima üstün, hüküm ve hikmet sahibidir.
eğer Allah’tan,  bir yazı geçmemiş olsaydı, aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu” . (Enfal 67-68)

Cihada yalandan mazeret uydurarak katılmayan kişiler hakkında:
“Allah seni affetsin! doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalan söyleyenleri bilmezden önce niçin onlara izin verdin?” (Tevbe 43)
Peygamberin münafıklara af dilemesiyle ilgili meselesine dair:
“Onlar için ister af dile, ister dileme, onlar için yetmiş defa af dilesen, Yine allah onları affetmez!”tevbe 80

Bunun gibi peygambere yönelik tehdit veya uyarı içeren ayetler de mevcuttur. Bir ateist, peygamberin şahsi hayatını düzene alan ayetleri görünce “bunu Muhammed uydurdu” diyor da, neden peygamber kıyamete kadar bütün müminlerin gözü önünde aleni şekilde eleştirilince, “Muhammed kendi lehine bir kitap yazıp neden kendisini eleştirsin, demek ki bu Allah’ın kelamıdır” demiyor?)


Ek Son Kısım
Ayrıca işin AHLAK felsefesi boyutundan bakıldığından Peygamberimizi eleştirenlerin cehaleti iyice ortaya çıkmaktadır, nasıl mı?

İnanmayan bir insana soralım; Annesi babasından başka birisiyle ilişkiye girse ne düşünür? Onu rahatsız eder mi? Ederse neden eder? Hangi kanuna hangi norma hangi vicdan yasasına göre rahatsız eder? İnanmayan bir insanın ahlak yasası olmadığı için burada cevabı “etmez” olması beklenir. Buna binaen olmayan ahlak yasalarıyla peygamberin hayatına nasıl eleştirebilir? Yaptığı faaliyetler neden sana göre ahlaksız? Hatta haşa yakıştırdığı seks kölesi cümlesini neye binaen eşlerine ve cariyelerine kurabiliyorsun? Sana göre neden seks köleliği kötü ki bunu insanlara böyle yansıtma gereği duyuyorsun? Daha bunun gibi onlarca soru yöneltilip cevapsız kalabilir. Çünkü inançsız biri daha neyin iyi neyin kötü olduğu hakkında net bir yargıya varamadığı için dinin getirdiği yargıları eleştirmesi absürd kalıyor.


Öyle ise, bütün erkânı bütün delilleriyle sarsmayan bir fikr-i bâtıl, hakikat nazarında birtek rüknü, belki bir hakikati iptal edip inkâr edemez. Belki adem-i kabul perdesi altında gözünü kapamakla, bir küfr-ü inadî yapabilir.

9.Mesele

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahlâk-i Adudiyye Şerhi - Taşköprülüzade Ahmed Efendi - Kitap Haritası

 

Kesinlikle Üzerine - Kitap Tahlili

 

Tanrı Var Mı - W. David Back / Kitap Haritası