" Görünür kılmak(olmak), görüntüler bırakmak adeta varlığımdan bir iz bırakmak gibi geliyordu artık. Eğer görüntüleri tutamazsam kendimi de tutamayacağıma dair bilinçaltımda gizlenen ve irademi kontrol eden ve bana ettirmeyen bir güdüydü bu." Her şeyi onun için yapıyorduk. Arkamızda veya yanımızda bir iz bırakmak... Fotoğraflar çekinip, paylaşmak veya bastırmak. Hatta iş o hale gelmişti ki artık kendimiz için değil başkaları bizi görsün ve var kılsın diye görmeye gidiyor ve göstermek adına binlerce lira harcayıp kişliğimizden ödün verip yapmayacağımız şaklabanlık ve maskaralık kalmıyordu. Binlerce yıllar öncesinin soyut bir dışavurumu olarak tezahür eden bu hareketlerin en çok gerçekleştiği zamanları yaşıyoruz. Belki de ilk insanlarda var olan en ilkel kaygımızı yaşıyoruzdur. Onların mağaralara çizdikleri veya ortalık yere yonttukları şeylerle bugün galerimizi dolduran fotoğrafları kaydettme çabası birbirinden ne kadar farklı o...
Kâinattan hâlıkını soran bir seyyahın müşahedatıdır. (Şualar 104.sh)