Ana içeriğe atla

Dindarlar Neden Dindar Olamıyor?

Tüm dini metinler haksızlığa karşıysa bu kadar dindar olmasına rağmen neden haksızlık dizboyu?

Bu konuya yaklaştığımız taraf tek bir yönden farklı olarak o yöne eklenecek bir yön. Evet, "Metnin içeriğinden ziyade yaptırım gücüdür aslında o metne 'kişiyi' sadık kılan." bu cümle metnin içeriğinin önüne geçme amaçlı bir cümle değildir. Sadece etkisinin arttırma yönündeki yolda bulunan bir cümledir. 

Metnin içeriği ilk adım, metnin içeriğini güçlü tutan şeyde ikinci adım olarak; "yaptırım gücü". Peki nedir yaptırım gücü ve nasıl ele alıyoruz? Yaptırım gücü kısaca; metnin içeriğinin teorikten pratiğe geçerek hayat bulmasıdır. Burada içeriği tartışmayacağız çünkü gayet açıktır. Hiçbir din haksızlık yapılmasını teşvik etmez bilakis önüne geçer. Bu görüşün pratik hayatta karşılığını göremememiz o metnin üzerinde yaptırım gücüne bir saldırı olduğunu gösterir. O yüzden de uygulama zayıflar. Peki bu nasıl yapılır?

Bu genel olarak dini tahrifat çalışmalarıdır. Ama özele indikçe mezhep inkarı, hadis inkarı, tarihselcilik gibi isimler alır.

"Dini tahrifat" çalışmalarını metinden ilerletmek mantıksızdır. Yaptırım gücünü azaltmak yeterli ve çoğu kişi için aldatıcı olacaktır. Hem istenilmeyen büyük itiraz tepkisi çekilmeyecek hemde asıl yara üstene gidilecektir.

Son yüzyılda Türkiye üzerinde yaşanan haksızlıklar da dinin yaptırım gücünün yara alması sonucunda oluşmuş sorunlardır aslında. 

Peki bu nasıl yapılmıştır?

Sanki daha önce Kur'an anlaşılmıyormuş gibi yapılan meal çalışmaları baş faktör olmuş. Kur'an'ı anlamaya vurulan bu darbe yetmezmiş gibi birde Kur'an'ı moderniteye göre anlama çalışmaları eklenmiştir. Artık "anlamadığını da anlamayan" bir atmosferin içine düşülmüş. Kur'an okuyarak anlaşılmama paradoksuna düşmüştür. 

Ve sonuç olarak her mezhep inkarcısının başına bir mezhep çıkmış, insanların bir dini emri uygulama gücü azalmış, emreden hadis artık mevzu, zayıf, uydurma tarzı düşünceler olmuştur.

Dolayısıyla da anlaşılma yolları kapatılan bir metnin yaptırım gücü de azalmıştır. Bu azalma tabiki bu yaptırım gücünü bitirmemiştir. Zira teorik olarak Kur'an'ın bu gücünün bitmesi imkansızdır. Çünkü metin ayan beyan ortadadır. Değiştrilmeden yazısal olarak doğmuş ve yazının kaybına kadar yaşayacaktır. Burada Kur'an diğer kutsal kitaplardan kanıt yönünde net olarak ayrıştığı için bahsettiğimiz yaptırım gücü diğer dini kitaplar için bir anlam ifade etmeyecektir. Çünkü Kur'an gibi bir aktarımları söz konusu değildir. Zaten bize göre yapılan tahribat çalışmaları onlar için yaptırım gücünü arttırma çalışmalarıdır.

İkinci olarak şimdiki moda kültürü inançsızlık akımlarının temel argümanlarına hem yıllar önce yayılmanın verdiği zihni karşılaşmalarla hemde ilim kisvesi giyerek gelenlerine güncel olarak cevap verilmiştir. 

Sonuç olarak toplumun ihtiyacı; beyinlerdeki sisi dağıtacak fikir savaşçılarının faaliyetlerine ve konuşmalarına kalmıştır. Bin yılın cihad güdüsü fıtratın üstünde olarak Anadolu'ya öyle bir sinmiştir ki. Zaman ve zemin bu fikir savaşçılarını Anadolu'nun dört bir yanına ekelemiş. Torunlar, ecdadı aratmayacak bir istidad da ilerlemiş. Her türlü manevi istibdad onların çiçekçiliğinin suyu olmuştur. Kur'an'ın uğradığı manevi anlamda Moğol anarşizminin  saldırısından daha beter saldıralara Kur'an'a ek surlar dikerek yaşamışlar ve yaşamaya vesile olmuşlardır. 

Sonuç olarak tahribat çalışmalarının verdiği problemler çözülünce yaptırım gücü eski sağlamlığına çıkacaktır. Bunu toplumsal olarak kabulden önce kişisel olarak kabule yanaşanlara ne mutlu!

Buradaki yaptırım gücü üstündeki azalma ise atmosferin rahatlığına paralel artarak ilerlemektedir. Bu atmosferin dağılması yolunda "hikmet" bu süreyi tayin etmektedir. Ne bir eksik ne bir fazla, her şey vaktine esir. Varolan varolduğu anın hikmetine ram olmaya çalışması asli vazife olarak yetecektir. Bu kimi zaman beklemenin verdiği sabır kimi zamanda gelişmenin heyecanı.. Ama herdaim ümit...

 Birtakım insanlar onlara, “İnsanlar size karşı asker toplamışlar, onlardan korkun” dediler de bu, onların imanlarını arttırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” diye cevap verdiler.

Al-i İmran 173

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahlâk-i Adudiyye Şerhi - Taşköprülüzade Ahmed Efendi - Kitap Haritası

 

Kesinlikle Üzerine - Kitap Tahlili

 

Tanrı Var Mı - W. David Back / Kitap Haritası