Ana içeriğe atla

Din Bilim Felsefe Dost Mu Düşman Mı? - Kavram Atölyesi #1

 

Anlaşılmaya çalışan her insan anlatmaya gayretli, anlaşılmamak isteyen her insanda anlatmamaya gayretlidir. En küçük açıklamalarda bile bunun farkına varırız. Malasef bu iki farklı insan tipi aynı konular üstünde fikir beyan edince ortaya bir karmaşa çıkmaktadır. 

Bu yazıda gerçekte olmayıp zihinlerde oluşturulan (gerçek olsaydı oluşan olurdu o yüzden bilinçli yada bilinçsiz oluşturulan) karmaşayı çözmeye çalışacağız. Bunun öncesinde ilk olarak yaptığımız kişilik değerlendirme yorumumuza ikinci olarak da eklersek; 

Genel olarak toplulukta zıt olduğu belli olmayan kavramları mesela; bilim, felsefe, din veya tekerlek, çatal, kalem gibi kavramları birleştirmek yerine karşıt olarak ifade etmek önyargılı bir görüş ifadesidir. Hatta sadist(başkalarına acı çektirmekten hoşlanan bir insan huyu) bir yapının hastalıklı tezahürüdür. İnsanları böylelikle çarpıştırmaktan zevk alır. Sen şucusun sen bucusun, onlar eg egg pis diye. Peki neden böyle düşünüyoruz? 

Çünkü zıt kavramlar kategorisi içinde olmayan kavramları zorlama yorumlarla zıtlaştıramayız. 

Biraz daha açarsak zıt kavramlara örnek vermeliyiz; güzel-çirkin, soğuk-sıcak ve benzeri kavramların içinde yer almıyorsa kavramlarımız onları zıt gibi yansıtmak bir önyargının eseri olacaktır. Zira normal bir kişilik her zaman birleştirici ve pozitif hareket eden bir birey olması lazım. Yani zıt olmayan kavramları birbirine kavga ettirmek yerine birleşmiyorsa bile birleştirme yolunu seçebilmeliyiz. Zaten bizde bunu yaparak konuyu ele alacağız. Çünkü bedensel organlar neyse zihinsel kavramlarda insanın zihni için odur kanaatindeyiz. Kavramlar ne kadar organlar gibi çalışırsa, nasıl organların birlikte çalışması insanın yaşamasına vesile oluyorsa zihinsel kavramlar zihni yaşamaya ve en doğal yaşamaya sebep olur yani olması gerekene. 

Kavramlarımızı ele almadan son uyarı; ele alacağımız kavramlarımızın alt dalları birbiriyle girift bir yapıda olabiliyor buradaki girift yapının zıtlıklardan nazaran kolaylaştırma içerdiği kanaatindeyiz. Şimdilik bunu ele almak yerine temel ve basit düzeyde olayı ele alacağız.

Üç kavram üç temel soruya cevap oluyor;

Neden sorusu bilimsel açıklamaları

Niçin sorusu dini açıklamaları

Nasıl sorusu felsefi açıklamaları barındırır ve sorularını cevaplar. 

Mesela, 'yaşıyorum' olayını ele alalım.

Neden yaşıyorum? Nefes alıyorum ve kalbim çalışıyor.

Niçin yaşıyorum? Yaratıcı'nın sanatını ve sanatından kendisini tanımak için.

Nasıl yaşıyorum? Düşünerek, çalışarak, severek, kızarak.

Bizce böyle düşünen bir insan hayatında dine, felsefeye ve bilime yer ayırır. Zaten olması gereken de bu değil midir zaten?

İnsan birey olmak gibi bir küçüklüğe sahip olsa da kuşatıcı, geniş, kavrayışlı akıl yapısı ve şuurlu yani neden bildiğini bilebilen bir yapıya sahip olması hasebiyle kavramlarla savaşıp ötekileştirmek yerine bunlara sahip olup kullanmaya bakmalıdır.

Zaten bizler istesek de istemesek de vakada yani normal yaşantımızda bu üç soruya muhatap olduğumuz için üç kaynağa da otomatikman muhatap oluyoruz. Ve birbirlerini ötekileştirdiğini söylesek de bu ifadeler dille kendimizi kandırmaktan öteye geçemiyor.
  

"İnsan ise, şecere-i hilkatin zîşuur meyvesidir. Meyve ise, en cemiyetli ve en uzak ve en ziyade nazarı âmm ve şuuru küllî bir cüz'îdir. 18.söz 3.nokta"

Yorumlar

  1. Hatalı bir yaklaşım olmuş. Zira neden sorusu, felsefe ve dinin sorusudur; zira metafizik alana dair cevaplar üretir.

    Misal; Neden yaşıyorum? - Dünyalık imtihanı kazanıp cennete gitmek için. (Din)

    Neden Yaşıyorum?
    Tabiatın bir parçası olarak, tabiatın gelişmesinde görevimi yerine getirmek için (mistik felsefe)

    Nasıl yaşıyorum?
    Doğadaki yeşil canlıların fotosentez yaparak oksijen üretmesi sonucunda, oksijeni tüketerek ve doğanın bana sunmuş olduğu besinlerle beslenerek... (Bilim)

    Dolayısıyla neden (niçin) sorusuna din ve felsefe cevap verirken (çünkü numene dairler), nasıl sorusuna realiteyi betimlemesi hasebiyle (fenomene dairdir) bilim cevaplar.

    Yukarıdaki yazınız paikoloji temelli başlamış (ruh çözümlemesi yapılmış) ve usul ile sonuçlanmış. Üstelik usulde de ciddi bir hata yapılmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir düşünce insanlarda oluşacağı için olaya girmeden uyarı yazdım dikkat ederseniz. Yoksa biraz daha geniş alırsak bazı kişilere göre bilim yada felsefe yada din üç soruya kendi başlarına da cevap veriyorlar. Yada sizin bahsettiğiniz tarzın farklı kombinasyonlarını görenlerde olabilir. Amaç temellendirerek aradaki kavgayı önlemeye çalışmak.
      Usulde hata derken hangi usul, ne hatası?

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahlâk-i Adudiyye Şerhi - Taşköprülüzade Ahmed Efendi - Kitap Haritası

 

Kesinlikle Üzerine - Kitap Tahlili

 

Tanrı Var Mı - W. David Back / Kitap Haritası