Ana içeriğe atla

Akıllı Robotlaşan İnsan - Yapmamayı tercih ederim


 

Yapmamayı tercih ederim. Acaba bu cümleyi hiç kurdunuz mu? Yada kurduğunuz bir zamanı hatırlıyor musunuz? Bu soruya cevabınız hayır ise kusura bakmayın. İnsan olmaktan öte akıllı robotlaşmanın içinde bir hayatı yaşıyorsunuzdur. 

Çünkü; Yapmak insanı özgürleştirmez, köleler de yaparlardı ama yapmayı reddedemezlerdi; özgür olmak, birşey yapmayı reddedebilmektir.


Çalışmak eylemi, insanın zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için yapması gereken son derece normal bir eylemdir. Orta Çağ sonrasında özellikle kapitalizmin yükselişe geçmesiyle birlikte kutsanır ve her türlü diğer insani faaliyetlerin önüne geçer. Bu kutsama, gelişme ve ilerleme ülküsüyle de birleşince insan olmak, çalışma ve üretimle özdeş hale gelir. Çalışmak insanın bütün zamanını tüketen en önemli ve değerli faaliyet halini alır.


Oysa bizim insan olarak sahip olduğumuz diğer özelliklerimizi kullanabilmemiz için boş zamana ihtiyacımız vardır. Fakat bu boş zamanın, yan gelip yatmak, aylaklık etmek, “zaman öldürmek” anlamıyla bir ilgisinin olmadığını hemen belirtelim.  “boş zaman” herhangi bir gerekliliğin yerine getirilmediği, zorunlu işlerin yapılmadığı, her tür kaygıdan uzak bir özgürlük durumudur. Çünkü zorunlu ihtiyaçların karşılanması için yapılan işler bizim özgürlüğümüzü elimizden alır. Dolayısıyla sadece çalışan insan, özgür bir insan değildir.


Çalışma saatlerinin eskiye göre azalmış olması, bu anlamda durumu çok da değiştirmemiştir. Eskiden kölelere özgü olan çalışma, günümüz dünyasının tüketim ve servet arzusuyla birleşince sınırsız bir hale gelmiştir.


Günümüz insanı her geçen gün artan/artırılan bitmez tükenmez ihtiyaçları uğruna daha çok çalışmak ve daha çok tüketmek zorunda kalan birer yaratığa dönüşmüş, çalışmak, tüketmek ve çoğalmak, insanı tanımlayan öz nitelikleri olmuştur. Bugün, tatil ya da boş zaman olarak adlandırılan ve çalışma aralarına sıkıştırılmış zaman ise daha çok dinlenebilmek ve eğlenebilmek için kaygı içinde geçirilen bir zaman haline gelmiş. Tatil, yeniden daha iyi ve daha çok çalışabilmek için geçirilen her anlamda “boş” bir zaman olmuştur.

İçinde doğup büyüdüğümüz kültürün bizim önümüze serdiği bu yaşam anlayışı, bizi başka türlüsünü düşünemez hale getiriyor. İnsan denildiğinde onun diğer hayvanlardan farklı olarak düşünebildiğinden, aklını kullanabildiğinden söz ederiz. Fakat bizi diğer canlılardan ayıran, zorunlu gereksinimlerimizi gidermek, daha çok para kazanıp servet sahibi olabilmek için kullandığımız akıl ve düşünme becerimiz de değildir.


Çünkü yapılan fiiliyatlar düşünceye vurulan bir ket oluşturur. Sabahtan akşama kadar şirketinin finansal verilerini kaydeden bir muhasebeci ne kadar düşünmeye vakit ayırabilir, uğraştığı işten uzaklaşıp ne kadar farklı şey düşünebilir? Mesela kendini, dünyayı, varlık nedenini nasılını düşünebilir mi? Buna dair bir kitap okuyabilir mi? Bilakis o yaptığı iş, düşüncelerine zincir vurmuştur düşünmeye vakit bulamaz. "Yüzlerce yıl sonra robotla yapılacak basitleşmiş bir faaliyet için kendi mekanizmasından uzaklaşıyor insan." Bugün  insanların aynı iş üzerinde yüzlerce saat çalışması, onların düşünce dünyalarını çok kullanıp başarılı yapmıyor. Bilakis düşünce dünyasına ket vurarak körleştiriyor. Boş bir dünya yaşatıyor ona, dünyaya bıraktığı izde devirdaimden ibaret oluyor. 


Aristo’ya göre, mutluluğun en yüce biçimi ise derin düşünmeye adanmış, insanın kendisiyle kalabildiği bir yaşamdır. Özgür bir insana yakışan da budur.


İnsan, üstünde nakışları görünen esmâ-i İlâhiyeye âyinedarlık eder. Meselâ, yaratılışından Sâni, Hâlık ismini ve hüsn-ü takviminden Rahmân ve Rahîm isimlerini ve hüsn-ü terbiyesinden Kerîm, Lâtif isimlerini, ve hâkezâ, bütün âzâ ve âlâtıyla, cihazat ve cevarihiyle, letâif ve mâneviyâtıyla, havas ve hissiyatıyla ayrı ayrı esmânın ayrı ayrı nakışlarını gösteriyor. Demek nasıl esmâda bir İsm-i Âzam var; öyle de, o esmânın nukuşunda dahi bir nakş-ı âzam var ki, o da insandır.


Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimali var.


Evet, her hikayenin iki sonucu vardır ya mutlu ya da mutsuz. Sende mutlu sonu yaşıyorum sanarak mutsuz sonla bitirme. Kendine, varlığına dair vakit ayırmayı eksik etme.






https://t24.com.tr/yazarlar/yilmaz-murat-bilican/katip-bartleby-aristoteles-ve-calisip-tuketerek-cogalan-insanlik,21173



https://viraverita.org/yazilar/katip-bartleby-huzunlu-bir-pasif-direnis-hikayesi





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahlâk-i Adudiyye Şerhi - Taşköprülüzade Ahmed Efendi - Kitap Haritası

 

Kesinlikle Üzerine - Kitap Tahlili

 

Tanrı Var Mı - W. David Back / Kitap Haritası